Mayaların tutulma tahmini sırrı çözüldü: Tabloyu böyle sıfırlıyorlardı
Antik Maya uygarlığının Ay ve Güneş tutulmalarını yüzlerce yıl öncesinden günümüz hesaplamalarına yakın doğrulukla nasıl tahmin ettiği yüzyıllardır bir gizemdi. Science Advances dergisinde yayınlanan yeni araştırma, Mayaların Dresden Kodeksi'ndeki tutulma tablolarını 223 ve 358 aylık iki özel döngü kullanarak periyodik olarak sıfırladığını ortaya koydu. Bu düzenli düzeltmeler sayesinde Mayalar, teleskop veya bilgisayar olmadan tahminlerini yüzlerce yıl boyunca şaşırtıcı bir doğrulukla sürdürebildiler.
Antik Maya uygarlığı, piramitleri, karmaşık takvimleri ve astronomi dehalarıyla binlerce yıldır bilim dünyasını büyülüyor.
Mayaların en şaşırtıcı başarılarından biri, Ay ve Güneş tutulmalarını yüzlerce yıl öncesinden, günümüz hesaplamalarına yakın bir doğrulukla tahmin edebilmesiydi.
Yeni bir araştırma, yüzyıllardır çözülemeyen bu gizemi sonunda aydınlattı.
Astronomi meraklısı bir uygarlık
Kızılderili Maya halkları tarafından kurulan Maya uygarlığı, binlerce yıl boyunca Meksika'nın güneydoğusundan Honduras, El Salvador ve Guatemala'ya kadar uzanan Mezoamerika bölgesinde hüküm sürdü.
Antik Mayalar, gökyüzünü dikkatle gözlemleyen, her hareketi kaydedip anlamlandırmaya çalışan bir halktı.
Onlara göre tanrıların iradesi ve eylemleri yıldızlarda, Ay'da ve gezegenlerde okunabiliyordu.
Takvimlerini gök cisimlerinin hareketlerine dayandıran Mayalar, evrenin merkezinde Dünya'nın bulunduğuna inanıyorlardı.
260 günlük kutsal takvim
Mayalar için zaman son derece önemliydi.
Ayrıntılı ve doğru takvimler yaptılar ve bunları Güneş'in, Ay'ın, yıldızların hatta gezegenlerin hareketlerini haritalamakta kullandılar.
Gün saymak anlamına gelen Tzolk'in takvimleri, 20 farklı gün adını ve her gün için farklı bir sayıyı (1'den 13'e kadar) kullanarak toplamda 260 günlük bir döngü oluşturuyordu.
Dini ritüeller, kehanetler ve kutsal etkinliklerde kullanılan takvimle ayrıca, bireylerin doğum tarihine göre kişilik ve geleceğe dair yorumlar yapılırdı.
Dresden Kodeksi'ndeki gizem
Bütün bu bilgiler yüzyıllar boyunca, Avrupa fethinden sağ kurtulan az sayıdaki değerli Maya kitabından biri olan Dresden Kodeksi'nin sayfalarında bir gizem saklı kaldı.
Sayfalarında, tutulmaları tahmin etmek için karmaşık bir sayı ve glif tablosu tanımlandı.
Maya takviminin nasıl çalıştığı, özellikle tutulmaları nasıl bu kadar isabetli tahmin ettiği modern arkeologlar için uzun süredir çözülemeyen bir gizemdi.
Uğurlu işaretler için gökyüzüne baktılar
John Justeson ve Justin Lowry tarafından 'Science Advances' dergisinde yayınlanan bir makale, Mayaların bu kozmik olguları tahmin etme yöntemine dair çarpıcı bir sırrı açığa çıkardı.
Mayaların Dresden Kodeksi'nde yer alan bir tablo, 405 yeni Ay döngüsünü listeliyordu.
Bu veri, Mayaların yeni veya dolunayın oluşumunu bir günlük hata payıyla tahmin edebilmesini sağlıyordu.
Tabloyu belirli aralıklarla sıfırlıyorlardı
Ay takvimi tablosu olduğu gibi kullanıldığında, birkaç döngüden sonra tutulma tahmin yeteneğini yitirmeye başlayacaktı.
Ancak Mayaların takvim uzmanları bu sorunu aşmanın zekice bir yolunu bulmuştu:
Tabloyu belirli aralıklarla sıfırlıyorlardı.
Tabloda tutulmaların tam hizalanmasına en yakın iki nokta bulunuyordu: 358 Ay (Inex Döngüsü) ve 223 Ay (Saros Döngüsü).
Derin bir bilimsel anlayışa sahipler
Mayalar, Ay takvimi tablolarını bu iki belirli döngüyü (358 ve 223) kullanarak periyodik olarak sıfırlamayı öğrenmişlerdi.
Bu düzenli düzeltmeler sayesinde, tahminleri yüzlerce yıl boyunca şaşırtıcı bir doğrulukla sürdürebildiler.
Araştırmacılar, bu takvimin büyük olasılıkla MS 1083-1116 veya 1116-1140 yılları için tasarlandığını öne sürüyor.
Çalışma, Mayaların gelişmiş matematiksel ve astronomik döngüleri kavrayan derin bir bilimsel anlayışa sahip olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Tutmayan tahminleri de oldu
Maya Takvimi'nin bazı yorumlarına göre, dünyanın sonunun 21 Aralık 2012'de gelmesi bekleniyordu.
Ancak uzmanlar, Mayaların dünyanın sonunu tahmin etmediklerini, sona erme tarihlerinin bir döngünün sonuna işaret ettiğini belirtti.
NASA da benzer tahminlerin herhangi bir bilimsel temelinin olmadığına yönelik açıklamalar yaptı.